Değerli okuyucularımız kıymetli takipçilerimiz, yeni bir köşe yazısı ile karşınızdayım. Bir festival adı altındaki hengâmeyi daha atlattık şükür. Bu yazımda festivalden kesitlerle, aklımıza takılan, vatandaşlarımızın cevabını beklediği sorularla bir demeç sunmaya çalışacağım...
Öncelikle bu işler çok kolay organizasyonlar değil tabii ki. Onun için emeği geçenlere teşekkür etmekle birlikte gördüğümüz eksikleri veya yanlışları söylemek de boynumuzun borcudur.
Son zamanlarda ilçemizde çok ciddi su sorunun yaşandığı bir döneme denk gelmesi, halkın kafasında su mu? Yoksa konser mi öncelikli? Tartışmasını doğurdu. Hele üçüncü ve dördüncü gün sahne alan sanatçılara katılımda da halk bunu gösterdi. Belki o günlerde verilen para da boşuna gitmiş gibi oldu. Yani 5 sanatçı yerine 2 veya 3 sanatçı ile hem katılım daha fazla olacak, hem de halkın bir miktar parası boşa gitmemiş olacaktı.
Konserlere damga vuran bir başka şey de, ilk gün Mustafa Ceceli konserinde bir grup vatandaşın belediye başkanı konuşurken "TOKİ DE SU YOK" diye yaptığı protesto idi. Hatta belediye başkanı da neye uğradığını anlamayıp 1-2 dakika bu protestonun şokunu atlatamadı, hatta ve hatta ne yapacağını bilemeyip protesto yapan gruba eliyle işaret bile yaptı. Biz de basın olarak görevimiz gereği bunu haber yaptık. Tabi bu haberimiz atalarımızın tabiri ile "Fincancı KATIRINI" ürkütmüş. Vatandaş demokratik tepkisini gösterecek elbette. Bundan rahatsız olmak da ancak hastalıklı bir kafa yapısı taşıyanlara özgü olur. Belediye başkanının koruma elbiseli şoförünün bu tepkiyi gösteren vatandaşa sosyal medya dan "EŞŞEK" benzetmesi yapması da ayrı bir olay oldu. Ertesi günü Ahmet Şafak konserinde bu koruma elbisesi kılıklı ŞOFÖR arkadaş, kendiniz ve haddini bilmez tavırla konser alanında utanmadan bize saldırdı. Bu da apayrı bir terbiyesizlik oldu.
Ama bana göre bu işteki en büyük ayıp ise bu arkadaşı hala görevde tutan veya hesap sormayan başkanda. Tabi bunun bana göre iki sebebi var. Ya başkan da bu arkadaş gibi vatandaşa "EŞŞEK" diyen zihniyeti taşıyor, ya da bu arkadaşa karşı başka çekinceleri var. Ama bu arkadaşın bu ahlaksız davranışı, MHP'li belediye başkanının şoförü sıfatını taşıdığı için, koca bir camiayı, bir densizin hareketi yıpratmamalı. Onun için de camianın da bu kendini bilmezden hesabını sorması gerekir diye düşünüyorum.
Ayrıca, sayın belediye başkanı ve çevresinin 'Bu iş MASKİ'nin, Büyükşehir'in görevi' diyerek bahanelere sarılması da oldukça yersiz. Çünkü seçimlerde hem Büyükşehir'e, hem de kendilerine oy isteyerek 'VERİN GÖREVİ GÖRÜN HİZMETİ' dememişler miydi? Bu halk da sadece hizmet alabilmek için sizlere rekor seviyede oy vermedi mi?
Bir de Kula'nın Büyükşehir meclisindeki temsilcisi sayın belediye başkanı değil mi?
Toplantı resimlerini görüyoruz. Başkanın görevi toplantıda telefon İle oynamak değil, ilçemizin sorunlarını en yüksek perdeden dile getirip çözüm üretmektir...
Her neyse; bir densizin kendiniz bilmez tavrı yüzünden konu festivalden suya kadar geldi. Şimdi geri dönelim festival tartışmalarına. Adı 'Kültür ve Sanat Festivali' idi. Ama ne yazık ki ne kültür adına ne de sanat adına pek bir şey göremedik. Kokoreç kokusundan, bol gürültülü ses kalabalığından, hatta affedersiniz ama don-sutyen askılarından nasıl kültür ve sanat oluyorsa... Orası da apayrı bir konu...
Eksiği kusuru ile bir festival daha geride kaldı. Temizliğinden güvenliğine, organizasyonundan düzenine kadar emeği geçen tüm emekçi kardeşlerimize sonsuz teşekkürü bir borç biliriz. Yüreğinize, elinize, emeğinize sağlık arkadaşlar...
Bu haftaki yazımda bu kadar yeter diye düşünüyorum. Bir dahaki köşe yazımda Kula'da spor branşında neler oluyor, bir kulüp başkanının Kula'da sporu geliştirmek isteyenlere siyasallaştırma tavrını ele almak, Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu'nun memleketi Kula'da spor branşında ne gibi utanılacak durumlar yaşanıyor onları ele alacağım...
Sağlıcakla kalın dostlar...
YORUMLAR