Aile hastalığı olarak yakalandığı FMF hastalığını İzmir’de gittiği hastanede öğrenen Sağlık Grup Başkanlığı çalışanı Tıbbi Sekreter Yakup Serhat Er, yıllar önce yaşadığı hastalıktan organ bağışı ile kurtulduğunu söyleyerek, vatandaşları bu konuda duyarlı olmaya çağırdı. Hastalandığı dönem ile ilgili konuşan Yakup Serhat Er;” Çocukluğumda sürekli karnım ağrıyordu. Hangi hastaneye gitti isek bir çözüm bulamadık. 11 yaşımda iken Uşak’ta gittiğimiz özel bir poliklinikte, doktor hastalığımın FMF olarak bilinen bir genetik hastalık olduğunu söyledi. Biz doktorun bu sözleri üzerine İzmir’e farklı hastanelere giderek tetkikler yaptırdık. Diş etimden alınan biopsi sonucunda hastalığım netlik kazandı. Ardından böbreğimden biopsi aldılar ve kronik böbrek rahatsızlığı başlangıcım olduğu söylendi. Doktorun bu teşhisten sonra verdiği ilaçlar bana o kadar iyi geldi ki ben iyi oldum düşüncesi ile ilaçları bıraktım, kontrole de gitmedim. Ancak 18 yaşıma geldiğimde sürekli uyuma, halsizlik, yorgunluk baş göstermeye başladı. Bir anda konuşamadım ve komaya girdim. Bunun üzerine gittiğimiz hastane de Böbrek yetmezliği nedeniyle bunların olduğunu, tedavi olarak artık diyalize bağlı yaşayacağım gerçeği söylendi. İlk diyalize 19 Mayıs tarihinde girdim. Arkadaşlarım dışarıda Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlarken, ben diyaliz makinesinde hayata tutunmaya çalışıyordum. Uşak’a diyalize gidip gelmeye başladım. Diyaliz merkezindeki en geç hasta bendim. Diyaliz merkezindeki doktorum bana organ bağışından bahsetti. Anne ve babamın böbreklerinin uyabileceğini öğrendim. 18 yaşındaydım ve artık neredeyse hayattan umudumu kesmiştim. 10 sene anca yaşarım derken, doktorun organ bağışı gibi bir imkândan bahsetmesi benim kararan dünyamı aydınlatıverdi. Doktorum durumu ailemle konuştu ve hemen annemin tetkikleri yapıldı. Annem henüz 40 yaşındaydı ve çevredeki herkes anneme daha çok gençsin oğluna can vereceğim derken sende masada kalırsın diyordu. Ama annem söylenilenleri dinlemedi ve bana böbreğini verdi. Şimdi 32 yaşındayım ve ameliyattan sonra evlendim, işe başladım. Eşim hamile ve ikiz bebeklerimiz olacak. Dün bana böbreğini veren annem şimdi babaanne olmaya hazırlanıyor. Benim ameliyatımdan sonra tüm ailem organlarını bağışladı. Yani ölümleri halinde onlardan alınacak organlar, bir çok kişiye umut ve can olacak” dedi.
Er ayrıca;” Yakınları diyalizde olanlar, tek böbrekle de yaşayabileceklerini bilsinler. Onları diyaliz makinesin de acılarla baş başa bırakmasınlar. Ayrıca organ bağışında bulunarak, organlarının öldükten sonra toprak altında çürümesi yerine can olmasını, hayat olmasını sağlasınlar. Bunun din anlamında da sevabını kazansınlar” diye konuştu.
YORUMLAR