Ak Parti Manisa Milletvekili ve 2.sıra milletvekili adayı Recai Berber, 1 Kasım tarihinde yapılacak olan seçim çalışmalarına Kula’dan devam etti. Berber, Diyanet-Sen Kula ilçe temsilciliği tarafından organize edilen Camiler ve Din Görevlilileri Haftası kapsamında düzenlenen piknik organizasyonuna katılarak vatandaşlar ile bir araya geldi.
Düzenlenen programda konuşan Diyanet Sen Kula İlçe Temsilcisi Ali Osman Sönmez “Ekim ayı bizim için ayrı bir yeri olan aydır. Yani din görevlileri ve din gönüllüleri olarak 1-7 Ekim arasında kutlanan Camiler ve Din görevlileri haftası, bu sene haç mevsimi münasebetiyle 11-17 ekim tarihleri arasına alındı. Fakat Ekim ayında biz basın açıklamalarımızda bu haftayı dile getirdik ama, birlik beraberlik kardeşlik adına hep beraber Diyanet-Sen camiası olarak tüm din görevlilerini aileleri ile beraber bi piknik ortamında buluşturalım, dertleşelim, kaynaşalım biririmize daha samimi bir ortamda hasbihal edelim diye böyle bir organizasyon yaptık.
Yaşanan olaylarda ezanın susmaması adına en ücra köşede mustarip bulunan yerde hamdolsun diyanet görevlisi var. Yani din gönüllüsü orada bu al bayrağı dalgalandırmak adına her türlü fedakarlığı yaparak görev yapmaya çalışıyor. Fakat biz Diyanet-Sen olarak kurulduğumuzdan bu güne 2004’de aldığımız yetkiye istinaden çok yol kat ettik. Yani bu ülkenin 2002’den bu güne kadar yönetimine sahip olan iktidarıyla, bazı zamanlar uyuşmazlıklarımız olsa da genel itibariyle biz ülkemizin, milletimizin menfaati doğrultusunda din görevlisi kardeşlerimizin hak ve hukuklarına sosyal ve ekonomik açıdan belli bir yol kat ettiğimize inanıyoruz.” Dedi.
Sönmez konuşmasının devamında; “ Önümüzde 1 Kasım seçimleri var. Biz Memur-Sen olarak, sendika olarak bir siyası görüş içerisinde değiliz. Biz tel şeyin tarafıyız. Hak ve hakikatin tarafıyız. Biz bu ülkenin menfaatine olan, bu ülkenin menfaatine yapılan şeylerin elden gitmemesine geri dönmemesine, o darbelerin 28 Şubat’ların bir daha yaşanmamasına onun için tarafız. Tarafımız hak ve hakikat yanında tarafımız 2023 Türkiye’sinin şahlanışı tarafında. İşte muhterem dostlarım. Memur-Sen’in kuruluş öyküsü budur. Her türlü zulme, her türlü darbeye, her türlü baskıya karşı duran, din-iman-vicdan özgürlüğünü ön planda tutan sendika olarak biz bu güne kadar 31 yıllık görevli olduğum şu camiada 12 yaşından küçük çocukları camiye alınmadığını gören bir insan olarak , başörtüsü zulmüyle okullarının önünden ağlayarak gittiğini gören birisi olarak, Kuran Kurslarının kapatıldığını gören birisi olarak ben tarafım. Ben Kur-an’ımdan tarafım. Hak ve hakikatten tarafım. Bu güne kadar yapılanların zayii olmasına korktuğumdan dolayı bu yapılanların bir adım daha ileri gitmesi için yapılacak her türlü fedakarlığı içerisindeyim.” İfadelerini kullandı.
Diyanet Sen Kula ilçe Temsilcisi Ali Osman Sönmez’den sonra konuşan Ak Parti Manisa Milletvekili ve 2.sıra milletvekili adayı Recai Berber; “1 Kasım seçimlerine Makedonya’dan, Kosova’dan, Karadağ’dan, Üsküp’ten dostlarımız geldi. Türkiye’deki 1 Kasım seçimlerine destek olamk için bizzat bir heyet, bakanlar, milletvekilleri üniversite hocaları geldiler ve buradaki hemşerilerini,akrabalarını ziyaret edip onların bu davanın ne kadar önemli olduğunu, 1 Kasım’ın ne kadar tarihi öneminin olduğunu anlatmak için geldiler. Eğer Türkiye güçlü olmazsa siz burada ana vatan olarak güçlü olmazsanız biz orada ayakta duramayız. Avrupa’nın göbeğinde katliama uğrarız ve uğradılar. Biliyorsunuz 1.dünya savaşında 1912’de biz çekildik ve milyonlarca insan orada aç perişen ve katliama uğradılar. 2.dünya savaşında aynı şekilde Türkiye sahip çıkamadı. Avrupa’nın göbeğinde eğer Türkiye sahip çıkmasaydı, 3 günde biliyorsunuz Kosova’da 120 bin insanı, Bosna’da 300 bin insanı şehit ettiler. Dolayısıyla bu gün işte Suriye’de, eğer biz sahip çıkmasak milyonlarca Türkiye’ye sığınıyor. Türkiye olmasa bu insanlar nereye sığınacak. Kuzey Irak’ta bir karışıklık ya da savaş olduğunda nereye sığındılar. Bundan 20 sene önce. Ve şuanda beklide bizlerden çok daha fazla onlar gelecek hafta çıkacak sonuçları onlar bizden yakın takip ediyorlar. Filistin’deki kardeşlerimiz, Somali’deki, Bosna’daki kardeşlerimiz Türkiye’deki bu seçimlerin sonucunu bizden daha yakın takip ediyorlar. Ve onlar diyorki, bizde ordan göçüp gelebilirdik. Avrupa’nın göbeğinde zulme uğradığımızda. Ama onlar diyor ki ordan çekilirken, bizi oraya götüren Evlad-ı Fatih’an olarak bize 2 emanet bıraktınız. Bayrağı bıraktınız, Kuran’ı bıraktınız. Biz bu iki emanete bekçilik yapıyoruz. Onun için bize destek olun diyorlar.” Dedi.
Berber; “ Geçmişte yaşananları bir kenara koyuyoruz. Ama son 13 yılda gerçekten sessiz bir devrim gerçekleşti. Bu sessiz devrim, belki dünyanın birçok ülkesinde bu yaşananları bu değişimleri çok daha zor sancılı, böyle kansız kavgasız kolay kolay olacak değişimler değil. Şimdi bakıyorsunuz Türkiye normalleşti. Bundan 15 yıl önce, üniversitelerde, okullarda çocuklarımız başörtüsü ile okuyamıyordu. Okulların önünden çevriliyordu. Bunları şimdi ne kadar fazla yadırgıyoruz. Ama bırakın sadece okulları bugün bütün devlet dairelerinde başörtülü ve başı açık yan yana çalışabiliyor. Yine bundan 15 sene önce mecliste, başörtülü olarak meclis girdiği için , zamanın başbakanı tarafından haddinin bildirilmesi istenen milletvekilinin yerinde bugün başörtülü olarak bu milletin meclisinde milletvekilleri görev yapıyor. Türkiye bu günlere geldi. Ama kolay gelmedi. Bu günlere kolay gelinmedi. Bu gelinen noktayı normalleşme olarak görüyoruz biz. Bu milletin devletiyle bu milletin meclisiyle, bu milletin yöneticileri ile kaynaştığı birleştiği ve artık aynı olduğu bir dönemi yaşıyoruz. İnşallah bundan sonra geri gidiş olmayacak asla. Bundan eminiz. Ama bu kazanımların, bunun yanında dünyanın önemli ekonomik gelişmesini kalkınmasını bu 13 yıla sığdırdık. 80 yılda yapılandan daha fazlası 13 yılda yapıldı. Hem maddi alanda, ekonomik alanda büyük gelişmeler, hem demokrasi alanında Türkiye ciddi anlamda gelişmiş batı ülkeleri gibi ülke haline geliyor, hemde daha önemlisi özgürlükler ve geçmişte varolan bütün yasaklardan kurtulma anlamında bir noktaya geliyor.
Diğer İslam ülkelerine gidin bakın orada da aynı yapılanmaları göreceksiniz. Ve o yapılanmaların maalesef o ülkelerin kaderinde de ne kadar olumsuz, kendi ülkelerinin dışındaki o ülke üzerinde hakimiyet kurmak isteyen, o ülkeleri sömürmek isteyen güçlerle nasıl işbirliği yaptıklarına oralara gidip baktığınızda daha çok görüyorsunuz. Çünkü bu emperyalist ülkeler zamanında bundan 200-300 yıl önce girdikleri yerlerde insanları katlederek öldürerek her türlü sömürüyü yaptılar. Her hürlü zulmü yaptılar. Bunlar bütün insanlığın, milyonlarca insanın kanına canına mal olmuş, büyük katliamlar yaptılar, soykırımlar yaptılar. Tarihleri böyle. Ama artık şimdi insan hakları, demokrasi özgürlük havarisi olduğu için bu iki yüzlü maskeleri ile beraber İslam ülkelerine demokrasi, barış ve özgürlük getiriyoruz diye gidiyorlar ama oralara gözyaşı zulüm ve haksızlık getiriyorlar.
Keşke hükümet kurulabilseydi dedik. Ama gördünüz birileri tamamen hayır hayır diye hükümetin kurulmasına engel oldu. Tabanlarımıza baktığımızda,vatandaşa sorduğumuzda normal olarak bu hükümetin kurulması lazımdı diyor. Hatta, hükümette anayasa gereği kurulan hükümete görev aldığı için MHP’den ihraç edilen Tuğrul Türkeş’in çok güzel bir sözü var. Eğer rahmetli babam bu partinin başında olsaydı hükümet üç günde kurulurdu diye. Çünkü Türkiye’nin böyle bir yangın çemberi içinde olduğu, yangın yerinin ortasında olduğu ve Türkiye’nin üzerinde büyük hesapların oyunların döndüğü, 13 yıllık kazanımların birer birer Türkiye’ye kaybettirilmek istendiği bir türde, siz ne yaparsanız yapın, ne haliniz varsa görün demek bir siyasi harekete, Bir Devlet adamına yakışmaz. Bu millet bize bir mesaj verdi. Tek başınıza kuramıyorsunuz. Yanınıza birisini alıp öyle gireceksiniz dedi. Ama kimseyi yanımızda göremedik. Hele hele de iki buçuk yıl, ellerindeki bütün malzemeyi bütün istismar araçlarını aldıktan sonra Doğusuyla batısıyla, tüm Türkiye’yi aynı derece kalkındırdığımız, aynı yatırımları yaptığımız bir dönemde artık terör örgütünün ve onun maşalarının ellerinde hiçbir mazeret kalmadığı bir dönemde, atık yüzyıllık bu problemi, bu milletin tabiri caizse kanını emen, bütün kaynaklarını yok den bütün bu terör sorununu kürt sorununu kökünden çözelim diye uğraştık. Cumhurbaşkanımız bu konuda, başbakanlığı döneminde en büyük fedakarlıkları yaptı. Gerekirse baldıran zehiri içmeye hazırım dedi. Ama 7 Haziran’dan sonra bu milletin karşısına geçipmeke takıp şımartılan, ve büyük bir destekle 80 milletvekili ile parlamentoya giren birileri, maalesef bu milleti ve bu devleti yeniden sırtından hançerledi. Maalesef yeniden hainlik yaptı. Birilerini arkasına alıp Ortadoğu’daki karışıklığı bahane edip, maalesef yeniden terör faaliyetlerine başladılar.”dedi. Fakat Bizler bir terörist kalmayıncaya kadar terörle mücadelemizi sürdüreceğiz.”dedi.
Programa Ak Parti Kula İlçe Başkanı Ahmet Palabıyık, Ak Parti eski ilçe başkanı Halil Erdil, Ak Parti Kula Belediye Meclis Üyeleri ve Ak Parti’li üyeler de katıldı.
YORUMLAR