KOLTUK UĞRUNA ÇOCUKLARIN SAĞLIĞINI RİSKE ATAN MÜDÜR!

Değerli okuyucularım, Bugün sizlere, bir kamu görevinin nasıl kişisel hırslara kurban edildiğini, liyakatsizliğin nasıl sağlığı tehdit eden bir boyuta ulaştığını anlatmak istiyorum. Ne yazık ki bu satırların konusu, Kula Belediyesi Spor İşleri Müdürü'dür. Görevi; çocuklarımızın, gençlerimizin ve kadınlarımızın spor yapma hakkını güvenli ve sağlıklı ortamlarda korumak olan bu kişi, bugün o makamı yalnızca kendi koltuğunu korumak için kullanmaktadır.

Değerli okuyucularım,

Bugün sizlere, bir kamu görevinin nasıl kişisel hırslara kurban edildiğini, liyakatsizliğin nasıl sağlığı tehdit eden bir boyuta ulaştığını anlatmak istiyorum. Ne yazık ki bu satırların konusu, Kula Belediyesi Spor İşleri Müdürü’dür. Görevi; çocuklarımızın, gençlerimizin ve kadınlarımızın spor yapma hakkını güvenli ve sağlıklı ortamlarda korumak olan bu kişi, bugün o makamı yalnızca kendi koltuğunu korumak için kullanmaktadır. Aldığı kararlar, yaptığı uygulamalar, verdiği çelişkili beyanlarla hem kamu vicdanını hem de çocuklarımızın sağlığını hiçe saymıştır. Sporun bir hak değil, bir lütuf gibi sunulduğu; adaletin değil ayrımcılığın hüküm sürdüğü bir anlayışla karşı karşıyayız. Kula halkı artık bu keyfiyeti, bu sorumsuzluğu sorgulamakta ve haklı olarak hesap sormaktadır.

Eski Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun memleketi olan Kula’da, spora dair çokça güzel söz söyleniyor. Ancak gerçekler, bu sözlerin altının ne kadar boş olduğunu acı bir şekilde ortaya koyuyor. Kula’da bugün sporculara bırakılan mirasın bir “başarı hikâyesi” mi yoksa “ihmal zinciri” mi olduğu sorgulanmaya başlanmıştır. Kula belediyesi 2025 yılı yaz spor okulları kapsamında, müdürlük tarafından ilan edilen kayıt süresi dışında öğrenci kabul edilmeyeceği duyurulmuş; bu nedenle birçok çocuk geri çevrilmiştir. Ancak kayıt tarihinden sonra aynı müdürlük tarafından insan ayrımı yaparak kayıtlara devam edildiği ortaya çıkmıştır. Bu çelişkili ve ayrımcı uygulamaya bizzat tanık olduğum için, 16 Temmuz 2025 tarihinde Kula Belediyesi Spor İşleri Müdürü hakkında resmî şikâyet dilekçesi sunmuş bulunmaktayım.

İlginçtir ki bu dilekçenin hemen ardından, kayıt süresinin artık “sınırsız” olduğu duyurulmuştur.

Demek ki sorun tarih değil, tercihmiş. Bu olay yalnızca bir iletişim hatası değil, kamuoyuna yanıltıcı beyan verilmesi ve güvenin zedelenmesi anlamına gelmektedir.

Ancak mevcut ihmalkârlıklar, kamuoyuyla da paylaşılması gereken önemli gerçeklerdir.

SAĞLIKSIZ VE RİSKLİ SPOR ORTAMLARI

Spor yaptırılan salonun havalandırma sistemi yetersizdir. İçeride neredeyse hiç hava sirkülasyonu yoktur. Buna rağmen çocuklar, bu kapalı ve sağlıksız ortamda uzun saatler boyunca antrenman yapmaya mecbur bırakılmaktadır. Veliler endişelidir, çocukların sağlığı ise açıkça riske atılmaktadır.

“Yeni salon” olarak gösterilen alan, bir spor tesisi değil, bir göz boyama operasyonudur. Aslında bu salon, mevcut müdürün görev yerini değiştirmemek için yaratılmış göstermelik bir çözümdür. Çocuklar için değil, koltuklar için inşa edilmiştir.

Bu tablo, basit bir ihmalkârlık değil; bilinçli bir tercihtir.

YETİŞKİNLER DE RİSK ALTINDA

Yakın zamanda kadınlara yönelik fitness salonunda da benzer bir olay yaşanmıştır. Mesai saatleri içerisinde spor yapan bir kadın, havasız klimasız ortam da baygınlık geçirmiş, ancak bu durumu fark eden ne bir eğitmen ne de bir görevli olmuştur. Tesadüfen eşyasını almak için  içeri giren bir vatandaş tarafından fark edilmiştir.

Bu tutum, görev bilinci ve kamu sorumluluğunun yeniden sorgulanmasına neden olmuştur.

Yaşananlar ne münferit bir hata, ne de geçici bir aksaklıktır. Bu;

                •             Görevi kötüye kullanmak,

                •             Kamu sağlığını tehlikeye atmak,

                •             Sorumluluktan kaçmak

                •             Kamu görevini kişisel çıkarlar uğruna istismar etmektir.

SON SÖZ

Kula’nın çocukları ve kadınları, daha sağlıklı, güvenli ve çağdaş spor alanlarını ve anlayışını  hak etmektedir.

Bu mesele yalnızca bir idari eksiklik değil, aynı zamanda ahlaki ve etik bir sorumluluktur.

Sağlık ve güvenlik, hiçbir zaman kişisel makamların ve sıcak koltuk kaygılarının gölgesinde bırakılmamalıdır.

Sözle değil, eylemle.

Koltuklar için değil, sağlıklı bir gelecek için.