Kula Belediyesi'nde kadın emeğine saldırı: Başkan yetkisini zulme dönüştürdü
Kula Belediyesi'nde kadın işçilere yönelik mobbing iddiaları büyüyor. CHP'li yönetimin sessizliği dikkat çekiyor. 'Kadın ilçe başkanı, kadın emekçilerin hakkını savunacak mı?' sorusu kamuoyunda yankılanıyor. Kula Belediyesi'nde kadın işçilere yönelik mobbing, sürgün ve baskı iddiaları büyüyor. Görev değişiklikleri, şirket zorlamaları ve siyasi tasfiyeler; artık sadece söylenti değil, gözle görülür bir sistem halini aldı.
Kula Belediyesi’nde kadın işçilere yönelik mobbing iddiaları büyüyor. CHP’li yönetimin sessizliği dikkat çekiyor. “Kadın ilçe başkanı, kadın emekçilerin hakkını savunacak mı?” sorusu kamuoyunda yankılanıyor.
Kula Belediyesi’nde kadın işçilere yönelik mobbing, sürgün ve baskı iddiaları büyüyor. Görev değişiklikleri, şirket zorlamaları ve siyasi tasfiyeler; artık sadece söylenti değil, gözle görülür bir sistem halini aldı.
Yazan: Gazeteci Hasan YİĞEN
Kadın İşçilere Operasyon: Sür, Yıldır, Pes Ettir!
Kadınlar, yıllardır emek verdikleri birimlerden sökülüp atılıyor.
Yerlerine ne mi veriliyor?
Alakasız, ağır, insanlık dışı görevler.
“Ya şirkete geçersin ya kapı orada” tehdidi.
“Sessiz kal ya da sürgüne hazır ol” mesajı.
Bu tabloya başka bir isim verilemez: İdari vandallık.
Bu belediyede liyakat değil, itaat kriter olmuş.
Başkan isterse bir gecede sürüyor, isterse cezalandırıyor.
Çünkü gücü kişisel silaha çevirmiş.
Hukuk Ayaklar Altında
4857 Sayılı İş Kanunu’na göre:
Madde 5: Eşit davranma ilkesi esastır.
Madde 22: Çalışma koşulları işçinin yazılı onayı olmadan değiştirilemez.
Madde 24/II: Onur kırıcı davranış işçiye haklı fesih hakkı verir.
Ancak Kula Belediyesi’nde bu hükümler kâğıt üzerinde kalmıştır.
Kadın işçilere yapılan baskı, açıkça Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine ve 49. maddesindeki çalışma hakkına aykırıdır. Üstelik Türk Borçlar Kanunu’nun 417. maddesi, işverenin çalışanı psikolojik tacizden koruma yükümlülüğünü açıkça düzenlerken, belediye yönetimi tam tersini yapmaktadır.
Ortada sadece hukuksuzluk yok; kanuna meydan okuyan bir yönetim anlayışı var. Bu belediye resmen “Ben yaparım, kimse bir şey diyemez” düzeniyle yönetiliyor.
Siyasetin Gölgesinde Adaletsizlik
Kula Belediyesi son dönemde, hizmetten çok hesaplaşma ve kontrol ile anılıyor.
Kadın işçilerin büyük bölümü, siyasi görüşleri, sendikal tercihleri ya da sadece “boyun eğmemeleri” nedeniyle hedef alınmaktadır. Kadro kaydırmaları, görev değişiklikleri ve şirket baskıları; liyakat değil, itaat düzeni yaratma çabasına dönüşmüştür. Bir belediye başkanının kamu gücünü siyasi intikama çevirmesi, sadece kadınlara değil, tüm Kula halkına yapılmış bir adaletsizliktir.
Çünkü korku ile yönetilen bir kurum, hizmet değil, zulüm üretir.
CHP’nin Sessizliği Kadınların Sesi mi, Susturulmuş Vicdan mı?
Kula Belediyesi, Cumhuriyet Halk Partisi yönetimindedir. Dolayısıyla yaşanan bu baskıların sorumluluğu yalnızca belediye başkanında değil, CHP teşkilatının tamamındadır. Partinin temel ilkeleri “sosyal adalet”, “emek” ve “eşitlik”tir. Ancak Kula’da bu ilkelerin yerini suskunluk ve seyircilik almıştır.
Üstelik CHP Kula İlçe Başkanlığı bir kadın tarafından yürütülmektedir.
Peki, bu kadar açık haksızlığa rağmen ilçe başkanı neden sessizdir?
Kadın işçiler sürülürken, mobbinge uğrarken, “kadın dayanışması” nerededir?
Kadın olmak sadece makamda olmakla değil, diğer kadınların yanında durmakla anlam kazanır.
Bugün Kula’da kadın emeği hedef alınırken, CHP’nin kadın ilçe başkanının sessizliği, sadece siyaseten değil vicdanen de sorgulanmalıdır.
Çünkü kadınların hakkı savunulmadığında, siyasetin bütün anlamı yitirilir.
Bu Kentin Kadınları Susmayacak
Kadın işçiler sessizliğe mahkûm edilmek isteniyor. Ancak unutulmamalı: Suskunluk suçun kalkanı değildir. Bugün baskıya maruz kalan her kadın işçi, yarın adaletin önünde bu düzenin tanığı olacaktır.
Kula Belediyesi’nde yaşananlar bir yönetim biçimi değil, hukuksuzluğun kurumsallaşmış hâlidir.
Ve hiçbir başkan, hiçbir parti, hiçbir koltuk — kadın emeğinin onurundan daha büyük değildir.