Kula Diyanet-Sen’den Barış Pınarı Harekâtına destek
Reklam
Reklam
  • Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

Kula Diyanet-Sen’den Barış Pınarı Harekâtına destek

Manisa’nın Kula ilçesinde Diyanet-Sen üyeleri, Fırat´ın doğusunda yuvalanmış terör örgütlerini temizleyerek güvenli bölge oluşturmak amacıyla başlattığı ‘barış Pınar Harekatı’na destek amaçlı basın açıklaması yayımladı.

10 Ekim 2019 - 16:10
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

Manisa’nın Kula ilçesinde Diyanet-Sen üyeleri, Fırat´ın doğusunda yuvalanmış terör örgütlerini temizleyerek güvenli bölge oluşturmak amacıyla başlattığı ‘barış Pınar Harekatı’na destek amaçlı basın açıklaması yayımladı.

 

Türkiye’nin Fırat´ın doğusunda yuvalanmış terör örgütlerini temizleyerek güvenli bölge oluşturmak amacıyla başlattığı ‘Barış Pınarı Harekâtı’na destek git gide büyüyor. Operasyonla ilgili ülke genelinde yapılan destek açıklamalarına bir yenisi de Kula’dan eklendi. Başlatılan operasyonu desteklediklerini ifade eden Diyanet-Sen Kula üyeleri, Yunus Emre ve Şehit Ömer Halisdemir Kent Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. İlçe Müftüsü Kamil Kırkız ve sendika üyelerinin katıldığı basın açıklaması, duaların edilmesinin ardından, Diyanet-Sen Kula İlçe temsilcisi Ali Osman Sönmez, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Fırat’ın doğusunda yuvalanmış terör örgütlerini temizleyerek güvenli bölge oluşturmak amacıyla “barış pınarı” askeri harekâtını başlatma kararı almıştır. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile emperyalizmin oluşturmak istediği terör koridorunun önünü kesen devletimiz, Fırat’ın Doğusuna yönelik bu harekâtla, emperyalizmin taşeronluğunu yapan PKK/PYD terör örgütünü süpürerek bölgeyi asıl sahiplerine teslim etmeyi amaçlamaktadır. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarında olduğu gibi devletimiz, Barış Pınarı Harekatını da uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanarak gerçekleştirmektedir. Suriye ile 911 km sınırı olan Türkiye’nin, hemen güneyinde emperyalizmin stratejileri doğrultusunda hareket ederek huzur ve güven ortamına musallat olan taşeron terör örgütleriyle mücadelesi uluslararası hukuktan kaynaklanan en tabii hakkıdır. On bin kilometre öteden gelerek sözde kendi güvenliği için bölgeleri ateşe verenlerin ve ona karşı sessiz kalanların, yine onların taşeronlarının oluşturdukları güvenlik sorununu bertaraf etmek için harekete geçen Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı, gerek içerideki lejyonerlerin gerekse dışarıdaki emperyalizmin aparatçığı konumundaki yapıların söylemlerinin hiçbir kıymeti ve önemi yoktur. Öte yandan; emperyalist ülkelerin, rejimin ve terör örgütlerinin ürettikleri şiddet dalgası sonucu yurtlarını terketmek zorunda kalan milyonlarca insanın yaşadığı trajedi karşısında üç maymunu oynayanların, Türkiye’nin mülteci sorununa ilişkin getirdiği önerileri, içi boş cümlelerle, yaptıkları açıklamalarla savuşturduklarına da hep birlikte şahit olduk. Bu yüzden; 4 milyonu aşkın mülteciyi ülkesinde barındıran Türkiye’nin, bu konuda ürettiği çözümü, sahada uygulama girişiminin ilk ayağı olan terörü süpürmek ve şiddeti durdurmak için başlattığı operasyona yönelik yapılan ve her neresinden bakarsanız bakın kaynağı dezenformasyon olan ve yalana dayalı açıklamaların hiç bir hükmü yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yetkilileri her zemin ve şartta “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıyız” açıklaması yapmaktadır. Fakat, hiçbir değeri tanımadan insanları katleden, şehirleri yerle bir ederek Suriyeyi insansızlaştıran stratejilerin emperyalist mimarlarının ve gerçekleştirdiği her sınır dışı operasyonla birlikte Türkiye’yi “işgalci” diyerek karalayanların sözleri her defasında boşa düşmektedir. Kaldı ki, milletimizin de devletimizin de hafızasında Suriye Arabıyla, Kürdüyle Türkmeniyle, Nusayrisi, Sünnisiyle kardeşlerimizin yurdudur. Bu noktada ABD Başkanı Trump’ın, köksüz ve histerik bir söylemle Türkiye’yi ekonomi ile tehdit ederek harekatın sınırlarını çizme çabası ancak ve ancak hadsizlik olarak değerlendirilebilir. Dünyanın birçok bölgesini ateşe vermiş ABD’nin başkanı, “Türkiye, benim büyük ve emsalsiz bilgeliğimle sınırları aşmak olarak değerlendirdiğim bir şey yaparsa, Türk ekonomisini yıkıp ve yok edeceğim (daha önce yaptım)" diyerek ancak ve ancak nevzuhur bir anlayışın yetersizliğini ortaya koymuştur. Zira, Türkiye Cumhuriyeti, her ne şartta olursa olsun savaşta ve barışta tarihin derinliklerinden tevarüs ettirdiği geleneğe bağlı kalmayı azmetmiş bir devlettir. Onun için her gittikleri yerde bozgunculuk çıkaranların, terör örgütleriyle iş tutanların, hatta terör örgütlerine binlerce tır silah ve mühimmat yardımı yapanların tehditleri de boş hükmündedir. Bütün bunlardan hareketle; Diyanet-Sen olarak emperyalizmin taşeron terör örgütlerinin eliyle toza dönüştürmek istediği toprakların, yeniden sahipleriyle buluşması için devletimiz tarafından gerçekleştirilen “Barış Pınarı Harekatının” yanında durduğumuzu belirtmek isterim.” İfadelerini kullandı.

2019/10/2019-10-10-16-11-08.jpg
2019/10/2019-10-10-16-11-11.jpg
2019/10/2019-10-10-16-11-14.jpg
2019/10/2019-10-10-16-11-17.jpg
2019/10/2019-10-10-16-11-20.jpg
2019/10/2019-10-10-16-11-23.jpg

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
İYİ Partili Hancı’dan mevcut ve eski başkanlara ziyaret
İYİ Partili Hancı’dan mevcut ve eski başkanlara ziyaret
Cemar Cumhur İttifakı’na tam destek için miting alanındaydı
Cemar Cumhur İttifakı’na tam destek için miting alanındaydı