Kula Yaren Ekibi ve Yaren Kültürü Üzerine!

Kula Yaren Ekibi ve Yaren Kültürü Üzerine!


Kula Yaren Ekibi ve Yaren Kültürü Üzerine!

Geçtiğimiz hafta sonu İzmir’de Ege Manisalılar Federasyonu tarafından düzenlenen programda yerel oyunların, müziklerİn yanında Kula Yaren Ekibi’nin gösterisini de izleme fırsatımız oldu. Kula’da şu anda 5 grup yaren ekibinin olduğunu ifade ettiler. Uzun süredir “Yaren Kültürü” üzerine yazmayı düşünüyordum. İşte bu vesile ile bu kültürü ele almaya çalışacağım.

Yaren, insan yetiştirme; insanı hayata hazırlama; sosyal düzeni ve güvenliği sağlama, halk müziği, halk mutfağı, halk tiyatrosu, halk edebiyatı gibi ulusal kültür değerlerini yaşatma ve yeni kuşaklara aktarma görevlerini yüzyıllardır yerine getirmiş bir sosyal kurumdur.

Türk Toyları'nın (toplantılarının) başlıcalarından biri de Yaren Meclisleridir. Yaren, Meşrep, Gezek, Keşik, Sıra, Arabaşı, Arifane, Erfene, Ferfene ve benzeri çok değişik adlarla bilinen bu meclisler Türkiye ve Türk Dünyasında çok yaygındır. Binlerce yıllık halk eğitim ve eğlence kurumlarımızdan biridir.

Yaren; biz insanların kalplerinde uyuyan cömertliği, insan sevgisini, utanma duygusunu, sadakati, bir gün hesaba çekilme korkusunu uyandıran, besleyen, yaşayış biçimidir.

Yaren; insanların birbirleriyle anlaşabilmelerini düzenleyen, gülmenin ve eğlenmenin olduğu kadar, doğumun ve ölümün de gerçeğini her toplantısında insana anlatan önemli bir sosyal yardımlaşma kurumudur.

Yaren aynı zamanda  bir okul, bir üniversite, halk üniversitesi görevi yerine getirmeyi uygulamalı olarak gösteren geçmişten günümüze aktarılan en güzel bir kültür mirasıdır. Yaşamı, çalışmayı, muhabbeti, saygıyı, sevgiyi gençlere ve gelecek kuşaklara sıkmadan, bıktırmadan bir eğlence ve oyun disiplini ile anlatma ve öğretme biçimidir.

Yaren; hep dışarıda aradığımız değerlerin, aslında Anadolu topraklarında bulunduğunu belgeleyen bir sosyal kurumdur.

Yaren; insanların birbirlerinin kuyusunu kazdığı günümüzde, insanların birbirleriyle yaptıkları kör dövüşünü, yok edici rekabeti bir kenara bıraktıracak, eşsiz bir ruh yücelmesi ve erdemlilik ile birleşme yoludur.

Yaren; insanları tek tek kucaklayan, insanın kendini tanımasını sağlayan, erdemli olmayı öğütleyen, insanlara hakkı kadarını almayı öğreten ve kıskançlık, ihtiras gibi kötü duyguları dizginleyen bir uygulamalı eğitim modelidir.

Yaren; bizi biz yapan maddi ve manevi ürünlerimizin ahenkli bir manzumesi olan zengin ve köklü Türk kültürünün yöresel bir yansımasıdır.

Yaren; Muhabbeti, aşkı, edebiyatı seven ve sevdiren kocaman içten gülüşüyle karşısındakilerde "olmaz böyle bir insan" dedirten, muhabbet ortamlarında idareyi ele aldı mı asla durdurulamayan ama kimsenin de "kes kardeşim" diyemeyeceği kadar yumuşak huylu, can insan, dost canlısı insanların biriktirdikleri edebi, ahlakı, bilgiyi gelecek kuşaklara en güzel şekilde, korkutmadan, parmak sallamadan, bazen hatırat ile, bazen şiirle, bazen sözle, bazen oyunla sevdirerek öğretme sanatıdır.

Yaren kültürü bu anlamlarının yanı sıra Türk örf, adet ve geleneklerinin İslam ahlak ve fazileti ile bütünleşerek, sevgi, kardeşlik, birlik ve beraberlik içerisinde yürütülen, atalarımızdan bize gelen tarihi ve kültürel mirasın adıdır.

Bu konuda bazı önerilerim olacak;

1)Gençlerimizin sosyal medya bağımlısı olduğu, cep telefonundan kafasını kaldıramadığı bir çağda yeniden yüz yüze muhabbet ve uygulamalı eğitimin bir modeli olarak Yaren Kültürü yeniden ele alınmalıdır.

2)Valilerimiz, kaymakamlarımız, kültür il müdürlerimiz bu konuda projeler üreterek hayata geçmesi için gayret sarf etmelidir.

3)Burada şiir, türkü, oyun, eylence, yemek, çay her şey olmalı. Haftada bir gün tarihi bir mekanda bu gerçekleşmelidir. (Çayın yanında bisküvi arası lokum ne güzel ikram olur)

4)Şehrin tecrübeli, gün görmüş kişileri, sanatçıları, zanaatkarları, yazarları, üniversite hocaları ile burada söyleşiler yapılmalı, hayatın zorluklarını aşma yolları dilden gönüle aktarılmalıdır.

5)Yaren meclisinde gençlere şehri tanımayı, büyüklerini saymayı, arkadaşlığı, dostluğu, vefayı, vatanı ve bayrağa sahip çıkmayı, ezana hürmeti,emeğe saygıyı en iyi şekilde öğrenmelerine fırsat verilmelidir.

Toplum barışının sağlanması, aile yuvalarının yeniden kurtuluşu, bağımlılıklardan kurtulmanın yollarından birisi de bu kültürü canlandırmaktır. Geç olmadan el atmak gerek. Fazla söze lüzum yok. Anadolu yeniden sevgiyle, saygıyla yoğrulmalı. Nokta.

 

Dr. Muzaffer Yurttaş